top of page

KARGA KARGA ‘GAK’ DEDİ…


Dün depresif bir ruh halindeyken ablamın desteği ve bir miktar da ittirmesi ile yürüyüş yapmak için evden çıktık. Yeğenim(8 yaşında), ablam ve ben.. Biraz ayrıntılarda boğuluyorum ancak küçücük ayrıntıların ne kadar da önemli olduğunun ve mananın da bu ufak ayrıntılarda olduğunu düşündüğüm bir yerlerden geçiyorum…


Yürüyüş yapacağımız yere henüz ulaşmamışken cadde üzeri bir yolda uçmak yerine yürümeyi tercih eden bir karga görünce durup baktık. Yavru ve çok muhtemel yuvasından uçmayı öğrenemeden düşmüş.. Tabii ki anında tüm kurtarıcılık perileri hücum etti ve bir şeyler yapmam gerek alarmları çalmaya başladı. Yaban hayatı kurtarma ile ilgili telefon

numarası herhangi bir yaban hayvan Pazar günü zarar görmez diye düşünüyor olacak ki kimse telefonlara cevap vermedi. Yapılacak bir şeyler olmalıydı, karga caddeye inebilirdi.. Belki ben onu elime alıp görece daha güvenli olan yolun karşı tarafına geçirebilirdim. Ablamın ve yoldan geçen amcanın kargalar ile ilgili tüm uyarılarına kulaklarımı tıkayarak montumla kargaya yaklaşıp almak için tam bir hamle yaptım ki … Muhtemelen yavrusunu izleyen anne ve diğer koruyucu kargalar bir ağızdan bağırarak üzerime doğru gelme hamlesi başlattılar. Ben de tabi korkudan hemen bıraktım. Yeğenimin yanında bir kargaya bile yardım edememiştim. Ancak neyse ki kendisi benden daha olgun. ‘Sen elinden geleni yaptın’ şeklinde teselli etmeye çalıştı beni. Yola devam ettik ancak aklım orada kalmıştı. Dönüş yolunda hala orada olduğunu görünce mutlu oldum ve bu sefer yaban hayat yerine belediyeyi aramaya karar verdim ancak yine olumsuz sonuçlandı. Tam o sırada yoldan geçen genç bir kadın da karganın sabahtan beri orada olduğunu ancak uçmayı öğrenmezse

kedilere yem olacağını ve bizim de yapacak bir şeyimiz olmadığını söyledi. Bu bilgi elbette ki içime su serpmedi. Ona rağmen, orada onu kollayan anne kargaya ve diğer bütün karga alemine RAĞMEN ona yardım etmek yalnızca benim sorumluluğumdaymış gibi bir kalp sıkışıklığı ile eve geldim…

Şimdi gel gelelim tüm bu hikayeyi neden anlattığıma.. Eve geldiğimde katılmam gereken bir eğitim vardı. Afet Psikoloji Platformu’nun ‘Travmaya Toplumsal Müdahaleler’ başlıklı buluşması. 6 Şubat Depremi’nin ardından sahada yaklaşık olarak üç ay geçirdim ve Maraş’tan döneli bir hafta oldu. Maraş ve Hatay’da psikososyal destek çalışmalarına katıldım. Bir çok insanın hikayesine ve acısına şahitlik ettim. Elimden gelen neyse yapmaya çalıştım. Ancak birçok yardım çalışanında ortak olan duyguları geldiğimden beri ayıklamaya çalışıyorum. Döndüğüm için suçluluk, evimde olmanın mutluluğundan dolayı yaşadığım suçluluk, daha fazla şey yapamadığım için yaşadığm suçluluk, o kadar insan o dayanılmaz acıları çektiği için yaşadığım suçluluk…SUÇLULUK.. Ve bu duygunun öfkeye dönüşmesine bile izin vermiyorum. Onun yerine öfkeyi suçluluk haline getirip kendime yöneltiyorum.

Buluşmada tekrar yaşadığım tüm bu duygulardan sonra karga benim için arkada kalan bir gündem olmuştu ancak instagram da paylaştığım hikayeye arkadaşımın verdiği cevapla bu konuların ikisi tek bir duygu da birleşti. Bir kuş gözlemcisinden edindiği böyle kuşlar görürseniz almayın çünkü bu şekilde uçmayı öğreniyorlar bilgisini paylaştı. Sonra bende yine RAĞMEN belirdi. Ben kuşa yardım etmeye çalışırken motivasyonum sadece ona yardım etmek miydi? Kendi KURTARMA perilerimi memnun etmek mi ? Clarisa Estes’in ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ kitabında bolca geçen ‘ölüm,yaşam,ölüm’ döngüsü kulağımda dünden beri.. Uçamazsa kedilerin olur cümlesinden sonra… Çok basit bazı şeyler çok karmaşık bazı şeylerle ne kadar da iç içe… Tanrıcılık… Saygısızlık…

Küçük bir çocukken bir anneyi kurtarmaya çalıştıysan , yaşayamadığın bir çocukluğu kurtaramadıysan, kendi içindeki düğümleri çözüp rahat nefes alanı açamıyorsan, kayıplarının yasını tutamadıysan, kurtarınca- kurtarılınca hayatta olduğunu hissettiysen bunlar çoğaltılabilir… bir şekilde bu şekilde hayatta kalmayı ve hayat ile bağ kurmayı öğreniyorsun. Sonra bunları fark ediyorsun… E fark etmek tek başına çözüm değil elbet bir bakıyorsun yine aynısını yapmışsın. Yine farkedip o çocuğa sıkı sıkı sarılıyorsun, o yası tutuyorsun, *o acıları kusuyorsun… ve böyle böyle belki de KENDİNİ kurtarıyorsun…

65 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page